Tanım
TANIM
A: A
dostum hoş geldin, nasılsın? (Kahve içerken seslenir)
B:
Selam, naber?
A:
İyidir, oturuyoruz öyle, sohbet muhabbet.
B:
Güzel, Allah muhabbetinizi arttırsın.
A:
Eyvallah, otur şöyle ben sana bir kahve söyleyeyim.
B:
Sağ olasın. (Otururken)
A: Aklıma
gelmişken abi sana bir soru soracağım, biz işin içinden çıkamadık. Daha doğrusu
istediğimiz cevabı bulamadık.
B:
Allah Allah, neymiş ki bu?
A:
Abi şöyle, gerçek aşk nedir sence?
B:
Gerçek aşk nedir? Hmmm.
A:
Aynen öyle abi.
B:
Benim aklıma gelen ilk şey, onun aklından hiç çıkmaması.
A:
Nasıl yani abi, biraz açar mısın?
B:
Tabii. Bir kadınla tanıştığın zaman aklına gelen odur, misal ismi Eda olsun. (Birbirlerine bakarlar.) O
kadını gördüğünde gözlerinde Eda’yı ararsın. Ona o, Eda’ymış gibi soru
sorarsın. Sanki Eda’nın cevap vermesini istersin. Ellerini tuttuğunda onun
ellerini Eda’nın elleri sanırsın. Saçlarını Eda’ymış gibi okşarsın. Eline hep o
kıvırcık saçları gelsin istersin. Eda gibi bakıp Eda gibi konuşmasını
beklersin. Ondan Eda olmasını istersin. Sonra onu Eda gibi göremediğin için
başka kadınlarda Eda’yı ararsın. Eda’dan her adımda bir cevap istersin, bazen
Eda gibileri gelir ama onlar Eda değildir. Sonra tekrar Eda’ya dönersin, Eda
ise zaten başkalarıyla mutlu olurken seni hiç aklına getirmemiştir. Mesela onun
gözlerinde Ali aramaz. Ali onun için eski bir tanıdıktır. Arkadaş değil. Ali’nin
sesini duymak istemez. Sesini duysa başkası sanır. Ali onun için sadece yoktur.
Orada değildir. Halbuki Ali, Eda’yı hep yanında taşır. Bence gerçek aşk budur.
A:
Çok doğru dedin abi. Helal. Noktayı koydun.
B:
Sağ ol ben bir dal Eda alayım arkadaşlar. Paket alınca size veririm. Var mı iki
dal?
A:
Var, abi olmaz mı? Sen istersen bir dal yak. Biraz hava al gel.
B:
Evet, ben geliyorum birazdan. Garson gelirse söylersiniz bir fincan Eda’yı.
A: Tamamdır
abi.
B:
Şunu birine benzettim. Eda mı o? (Ayrılır, ses, uzaklaşır.)
A:
Abi o Eda değil ki. Yazık. Çok yazık. Eda’nın evlendiğini ne zaman kabullenecek?
Yorumlar
Yorum Gönder