Var Olmak

 


Var olmak


Gecenin soğuğunda sabaha kadar mehtabı seyredebilirdi. Parmakları toprak içindeydi. Zambak kokularını da alabiliyordu.

-          Artık bırakmalısın, dedi mezarın öteki tarafındaki ses. O hala bakmaya devam etti. Mehtabı değil beni bırakmalısın, dedi yine aynı ince ses.

-          Hayır, bırakamam, çok güzel. Hem söz vermiştim sana.

-          Ne söz verdin, diye sordu sesin sahibi kadın.

-          Mehtaba her baktığımda seni hatırlayacağım dedim.

-          Ama bu sözü bana yıllar evvel verdin, unutamadın mı?

-          Unutmak mümkün değil ama alıştım.

-          Peki, o geceyi hatırlıyor musun?

-          Evet. Ellerim ellerinde, gözlerin gözlerimdeydi.

-          Ve ben sonra?

-          Melek oldun.

-          Melek mi? Teşekkür ederim dedi kadın gülümseyerek. Saçları hala o günkü gibiydi. Kıvırcık… Yüzüme bakmayacak mısın, diye ekledi kıvırcık.

-          Bakamam, yaptığımdan utanıyorum.

-          Sen kötü bir şey yapmadın ki, yalnızca arabayı sen kullanıyordun.

-          En zor olanı da o değil mi zaten?

-          Hala gözlerime bakamıyorsun? Ama senin suçun değildi. Seni hiçbir zaman suçlamadım.

-          O zaman neden hala hayatta değilken benimle konuşuyorsun, diye sordu genç adam. Bu kez gözlerine baktı ancak kadını göremedi. Elini hiç topraktan ayırmadı, veda edeni görmek umuduyla hep mehtaba baktı ve dedi:

“Var olmamak senin hakikatin ise ben olmayışını da seviyorum.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bakış Açısı - 2.Bölüm

Pişmanlığın Tarifi (Tirat)

Bekleyiş