Kayıtlar

Bekleyiş

Resim
  Bekleyiş Dündendi razılığım, Yoncaları toparlamıştım. Gökyüzündeki sarılık gitmişken, dedim. Mehtabı selamlayayım.   Yoktu, habersizdim ondan. Hangi yıldıza sorayım? Açıkçası alınmıştım. Halbuki onu beklemiştim.

Bakış Açısı

Resim
Bakış Açısı   1.Bölüm    -  Sen.   - Ne yapıyorsun sen balkonda? - Korktum, niye bağırıyorsun? - Bağırmıyorum, o elindeki ne? - Ne varmış be elimde? - Sigara var. Hani içmiyordun, yalancı. - Çok içmiyorum ben. - Annem olsa çok kızardı. - Olsa kızardı, doğru. - Bugünleri de atlatacağız. Neyse evde oturacak yer yok. Şu an burada annemin olmasını çok isterdim. Sen de yardım et hadi. Bir ev dolusu misafir var. Babam ne zaman gelecek? - Cenazeyle ilgilenip gelir birazdan. İkindi olacak neredeyse. - Gelince babam görmesin o zaman paketi. Sakla bir yerlere. Üstünde de taşıma. - Abartma abla, bugün içmeyeceğim de ne zaman içeceğim? - Tamam, ne yaparsan yap. Şey, bir şey soracağım. Bu minderler nerede sen biliyor musun? - Abla ben evde mi duruyorum, nereden bileyim! Yatak odasına falan bak, diğer odaya bak. - Yatak odasında nerede olacak Şeyma? Yatağın altında mı? - Aslında iyi fikir değil. Bir bak istersen, bizimkilere hiç be...

Var Olmak

Resim
  Var olmak Gecenin soğuğunda sabaha kadar mehtabı seyredebilirdi. Parmakları toprak içindeydi. Zambak kokularını da alabiliyordu. -           Artık bırakmalısın, dedi mezarın öteki tarafındaki ses. O hala bakmaya devam etti. Mehtabı değil beni bırakmalısın, dedi yine aynı ince ses. -           Hayır, bırakamam, çok güzel. Hem söz vermiştim sana. -           Ne söz verdin, diye sordu sesin sahibi kadın. -           Mehtaba her baktığımda seni hatırlayacağım dedim. -           Ama bu sözü bana yıllar evvel verdin, unutamadın mı? -           Unutmak mümkün değil ama alıştım. -           Peki, o geceyi hatırlıyor musun? -       ...

Savaş, Ne Uğruna? - 4. Bölüm

Resim
  4. Bölüm - Bir kadın uğruna … Onun için lanetler okudu. Gyges elindeki maden şarap kadehini uzaklara fırlattı. Bunu duyan Truva sakinleri o yöne doğru baktı, sonra yine şenliklerine geri döndüler. Gyges’in bile elinden hiçbir şey gelmiyordu. Meyonia’yı sanki dünyada en çok o, kaybetmek istemiyordu. Kralın ömrü uzun olsun (!). Gyges ve Meyonia’yı uzun yıllar sonra buluşturmuştu ama bir savaşta olduğu için hiç kimse bu buluşmaya" harika" gözüyle bakamazdı. Fırlattığı kadehi umursamayan Gyges, yenisini istemek için bir hizmetçi kadına doğru yol aldı. Gyges için biraz önceki sohbet bitmişti. Meyonia bunu anladı ve daha fazla keşif yapmak için şehir meydanına doğru gitti. Şehir gizli tüneller sayesinde herhangi bir kuşatmaya yıllarca dayanabilirdi. Bu şehir yıkılmaz bir kaleydi. Meyonia’nın tüm şehri incelemesinin sebebi savaşın kısa zamanda kazanıp eve dönebilecek miyim sorusuna cevap aramaktı. Güvenilir surlara, sahip olduğu tünellere, görkemli giriş kapılarına bakılac...

Pişmanlığın Tarifi (Tirat)

Resim
  Bu gece burada bir kişi ölecek ya sen ya da ben. Bu gece buradan bir ceset çıkacak belki soğuk belki de kızgın alevlerle, O gece olduğu gibi ya kederli ya da sevinçli ama şaibeli, Bu gece burada bir kişi olacak yaşayan ve var olan.   Bu gece burada bir kişi ölecek ya sen ya da ben. Ya sen silip beni gideceksin ya da ben unutup seni sahnede kalacağım. Yine her zamanki gibi beni oradan seyredeceksin, oturma sıralarının arasından kimsenin yüzünü fark etmediğim koltuklardan bana bakacaksın. Ama bana baktığını göremeyeceğim çünkü bakmak ile görmek arasındaki ince çizgiyi hala göremedim. Ben hala sahnede kalacağım da sen ne yapacaksın, ben söyleyeyim yine o koltukta oturacaksın; ilk önce yönetmenlik yaparsın sonra kimse senin bilmiş sözlerini dinlemeyince seyirci olarak kalacaksın. Bu gece buradan bir ceset çıkacak belki soğuk belki de kızgın alevlerle, sen bu terk etme konusunda yeni değilsin anladığım kadarıyla. Pek sakin, pek soğukkanlı davrandın belli. Ama soğukluğ...

Tanım

Resim
  TANIM   A: A dostum hoş geldin, nasılsın? (Kahve içerken seslenir) B: Selam, naber? A: İyidir, oturuyoruz öyle, sohbet muhabbet. B: Güzel, Allah muhabbetinizi arttırsın. A: Eyvallah, otur şöyle ben sana bir kahve söyleyeyim. B: Sağ olasın. (Otururken) A: Aklıma gelmişken abi sana bir soru soracağım, biz işin içinden çıkamadık. Daha doğrusu istediğimiz cevabı bulamadık. B: Allah Allah, neymiş ki bu? A: Abi şöyle, gerçek aşk nedir sence? B: Gerçek aşk nedir? Hmmm. A: Aynen öyle abi. B: Benim aklıma gelen ilk şey, onun aklından hiç çıkmaması. A: Nasıl yani abi, biraz açar mısın? B: Tabii. Bir kadınla tanıştığın zaman aklına gelen odur, misal ismi Eda olsun. (Birbirlerine bakarlar.) O kadını gördüğünde gözlerinde Eda’yı ararsın. Ona o, Eda’ymış gibi soru sorarsın. Sanki Eda’nın cevap vermesini istersin. Ellerini tuttuğunda onun ellerini Eda’nın elleri sanırsın. Saçlarını Eda’ymış gibi okşarsın. Eline hep o kıvırcık saçları gelsin istersin. Eda gib...

Karayip Korsanları'ndan

Resim
  Karayip Korsanları'ndan   - Az önce kamaramda dinleniyordum. Dışarıda bir ses duydum. Direğin önünde adamlar gemiyi ele geçirmişler. Neler oluyor ikinci kaptan? - İsyan efendim. - Seni iyi duyamadım? - İsyan. - İsyan, demek isyan. İsyancıların sonu nedir bilirsiniz, onlara ne olur bilirsiniz. İsyancılar asılır.

Ah Solon, sen haklıymışsın - Son Bölüm

Resim
  Son Bölüm Kroisos, sarayının büyük bahçesinde elleri önden bağlı bir şekilde ölümü bekliyordu. Sahip olduğu her şey, ellerinden kayarken gözyaşlarını tutamadı. Bedelinin ne kadar ağır olduğunu anladı şavaşın. Başı yerde, sessizce ağlıyordu. Ama korkmuyordu, sadece üzgündü. Onun için hazırlanan ateşin hazırlanmasını bekliyordu. Ayakta duran düşman askerleri zafer çığlıklarını eksik etmiyordu. Sardes şehri talan edilmişti, Kroisos’un serveti her tarafa saçılıyordu. Şehirde yükselen ateşler, birazdan yanacak olan Kralın ölüm ateşini bastırıyordu. Zengin kralın muhteşem sarayı ateşlerin gölgesindeydi. Kralın duyduğu Perslerin zafer naraları değildi, o halkının çığlıklarını ve geçmişte ölen oğlunun sesini duyuyordu. Ölüm yaklaştıkça oğluna duyduğu hasret azalıyordu. Onun yanına gitmenin sevinci yoktu ama Solon’un dediklerini kulaklarında çınladıkça hüzün, ateş gibi tim vücudunu sarıyordu. Sonra ağlaması durdu, bulutların kapattığı güneşe doğru haykırdı: - Ah, Solon sen haklıymışsın...