Kayıtlar

Eylül, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Savaş, Ne Uğruna? - 3.Bölüm

Resim
  3.Bölüm – Truva’da tanıdık bir yüz … Hüzünlü vedalar insanın yüreğini her zaman vahşi bir hayvan gibi parçalar, yırtar ve midesine indirir. Sevinçli vedalar bile özlem içerir. Veda edecek sevdiği olmayan insanlar her zaman bir özlem içerisindedir. İşte Meyonia bu özlem çukurunun tam ortasındaydı. O gün bir karar vermeliydi ve seçimini yapmıştı. Atlı araba yürümeye başlamıştı bile, geri dönemezdi. Ölümden korkmuyordu aksine ölümü kucaklıyordu. Savaşa şen çocuklar gibi gidiyordu. Nereye doğru yol aldı bilmiyordu ancak tek merak ettiği şey, geri dönebilecek miydi? Hiç bilmediği topraklara günler süren yolculuktan sonra varabildiler. Truva şehri, savaştan daha çok ziyafette gibi görünüyordu. Surlardakiler, doğudan gelen ve buraya yabancı atlı arabaları seyrediyordu. Sevinç çığlıkları atıp zaferi şimdiden kutluyorlardı. Kadınlar, erkeklerini bir daha görebileceklerdi. Ölse ölse bir düşman çapulcusu ölecekti. Çocuklar babalarına kavuşacak, en güzel günler Truva ve kalan şehirle...

Mutlu olmak sizi iyileştirir mi?

Resim
Mutlu olmak sizi iyileştirir mi?   Mutlu olmak sizi iyileştirir mi? Göğe bakmak sizin için fayda sağlar mı? Bir kediyi ya da köpeği okşamak sizi olumlu etkiler mi? Tüm bu mutluluk anılar serotonin arttırır. Serotonin -yani mutluluk hormonu- yalnızca ruh halini dengelemeye çalışmaz; rahat uykuya, besinlerin kolay sindirilmesine katkı sağlar. Serotonin hormonunun pankreastaki beta hücrelerindeki varlığı otuz yılı aşkın biliniyordu ancak serotonin bu hücrelerde bulunması açıklanamıyordu. Yapılan yeni araştırma sonuçlarına göre serotonin, pankreasta insülinin salgılanmasını kontrol ederek kandaki şeker oranını normal seviyeye gelmesini sağlamaktadır. Serotonin salgılanmayınca vücuttaki insülin miktarı yeterli gelmiyor, bu yüzden deney yapılan fareler diyabet hastası oluyor. Mutluluk hormonu serotonin salgılanması halinde kandaki şeker oranı dengeleniyor. O zaman sana mutlu günler dilerim.

Ah Solon, sen haklıymışsın - 2.Bölüm

Resim
  2. Bölüm Kral sıcak bir yaz günü yatağında dışardan mışıl mışıl uyurken görülse de rüyasında çok da iyi şeyler görmüyordu. Oğlu Atys’in bir mızrakla öldürüldüğünü görmüştü. Rüyasından hiddetle uyandı, içecek bir su aramadan yardımcına hemen oğlunun getirilmesini emir verdi. Ne olduğunu bile almayan Atys, bu kara gecede neyin ters gittiğini öğrenmek istedi. Kral babası, onu komutanlıktan alarak bir kızla evlenmek istediğini söyledi. Emire karşı çıkılacak gibi değildi. Endişeli baba oğlunu tek varisi olduğunu düşünerek onu korumaya almak istemişti. Birgün Atys ve Kralın yardımcısı, avlanırken bir yaban domuzunu köşeye kıstırdılar. Tam olarak hayvanı devirmek isteyen acemi yardımcı, Atys’i mızrakla yanlışlıkla öldürdü. Halbuki babası oğlunu, yardımcıya emanet etmişti. Yardımcısı Adrastos, Atys’in ölümü üzerine Kral Kroisos’un ayaklarına kapanarak kurban edilmesini istedi. Kroisos ise yaşlı gözlerini saklayarak: - Kendi ölümünü istemen benim için kafidir. Seni suçlamıyorum, dedi. ...

İstemezsen

Resim
  Duyamam sesini, istemezsen. Öylece kalakalırım. Tutamam elini, ellerim bağlı. Beklerim, sadece beklerim.

Savaş, Ne Uğruna? - 2.Bölüm

Resim
  2.Bölüm – Savaşa Doğru … - Nereye böyle? Meyonia durdu, bir anda arkasına döndü ve erkek kardeşini gördü. - Avlanmaya gidiyorum Zeon. Nereye gidebilirim ki bu vakit, dedi Meyonia. - Sırtında taşıdığın kılıçla mı gideceksin avlanmaya? Galiba bir ayıyla tek başına savaşacaksın. - Evet, tek başıma savaşacağım. - Sana babam savaşa dair her şeyi öğretti Meyonia, ama yalan söylemeyi öğretmedi. - Zeon, sen neden bahsediyorsun? - Dün gece olanları duydum. Biri geldi zaten, her şeyi anlattı. Tarlada babam biraz kestirirken biri geldi ve savaş çağrısını bana okudu. Bu yüzden zırvalamayı kes. Seni en iyi ben tanırım. Neden bize söylemedin? Sorumluluk bende iken sen şimdi nereye gidiyorsun? Bizi bırakıp tek başına düşüncesizce karar verip nereye gittiğini sanıyorsun? - Zeon, dinle. Ben gitmek zorunda… Meyonia’nın sözü kesildi. - Sana bir soru sordum. Ama sen cevap veremiyorsun. Şu an bu saçmalığa bir dur diyeceğim. Buradan bir yere ayrılmıyorsun. Babamı uyandıracağım. Zeon b...

Daha Zor

Resim
 

Ah Solon, sen haklıymışsın

Resim
  1. Bölüm Hızlı yürüyen tahta ayakkabıların sesi, kehanetin merkezi Delphi tapınağının duvarlarında yankılanıyordu. Ardından gelen yığınla hazineler, altından, gümüşten dökülen kaplar, hayvanlar, servetler, değerli aksesuarlar, eşyalar yürüyen ayakların şanını gösteriyordu. Delphi’nin diğer kehanet merkezlerinin en kıymetlisi olduğunu öğrenen zengin Kral, anlaşılan servetinin bir kısmını buraya hediye edecekti. Bakalım gelecek neydi? - Söyle bana ey Kahin, kader nedir? Ön Asya’nın Kralı olabilir miyim sence? Savaşta galip çıkabilir miyim söyle, dedi göklere bakarak kazanacağına inanan Kral. Derin bir nefes aldıktan sonra büyük kahin öylece Krala baktı. Kralın gözü kahini görmüyordu bile. - Bu, kasırga gibi bir savaş olursa, Mezopotamya’dan gelen Emire saldırırsan şayet, büyük bir imparatorluk yıkılacak, dedi Kahin. - Demek yıkılacak ha, diye sorguladı, heyecandan yerinde duramadı Kroisos. Kazanacağını içten içe biliyordu. Boşuna mıydı o hediyeler ey Delphi? Kahin aldır...

Savaş, Ne Uğruna?

Resim
  1.Bölüm  – Benim kardeşim, benim sorumluluğum. Cesaret, o yıllarda bazıları için yüce bir tanrının vergisi, bazıları içinse düşünmeden hareket eden insanların gereksiz çabalarıydı. Onlar için delilik ve dahilik arasındaki sınırı sadece bu çizgi belirlerdi. Esaret ise cesaretin sonucu olmalıydı. Bu topraklarda esaretin bedeli, cesaretli kişilerin onurlarıydı. Meyonia için cesaret daha çok hayatta kalma çabasıydı. Yirmi iki yaz gören bir kadın olmasına rağmen köydeki tüm erkeklerden daha iyi kılıç kullanır, daha güçlü ok atardı. Avlanmak, onun için bir tutkuydu. Ne de olsa babası yetiştirmişti onu. Kardeşinin doğumu esnasında ölen annesi, şefkat nedir gösteremedi ona. Bundan dolayı kardeşine bakmak onun göreviydi, ona doğduğundan beri göz kulak olurdu. Babası Loes, uzun yıllar evlatlarının annesi Artemisia için yas tuttu. Sart Nehrinin en sığ bölgesine gidip tan yeri ağarıncaya kadar ağlardı. Belki de nehir bu yüzden coşkun seller gibi akıyordu. Gençliğinden itibaren savaş...

Tam, Yarım, Çeyrek.

Resim
      Sıcak bir Mart günüydü. Karşı apartmanın duvarlarından yansıyan güneş yüzüne vuruyordu. Belki bir umut karşısındaki pencerelere baktı. Bir aile, bir televizyon, bir neşe kaynağı aradı gözleri. Durgun ifadeyle dudaklarını kapatmış, fazla konuşmayan ama şarkı söylemekten keyif alan birisiydi. En azından eskiden… Aklına gelen ilk şey bu güzel havada neden herkes gibi dışarıda olmadığıydı. Sebebini sordu kendisine: -           Neden evdeyim? -           Ne yapacaksın ki dışarıda, diye bir cevap geldi kafasının içinden. -           Tam olarak neden dışarıda olmadığımı merak ediyorum açıkçası. -           Hiç kimsen yok. -           Ne demek bu şimdi? -           Şundan bahsediyorum, diyel...

Nöbet

Resim
        Buraya geleli beş ay olmuştu. Bazen günlerce çatışmadan bekliyorduk. Endişe veren artık ölüm korkusu değildi. Beklemek sabrımı zorluyordu. Bazı günler düşman cephesinden gelen bir mermiyi beklerdik. Ateşkesten bu yana Türklerle aramızda bir saygı duvarı oluşmuştu. Saldırı için beklediğimiz günlerde bazen bize seslerini duyurmak için bağırırlardı. Ne dediklerini anlamıyorduk ama bu bizim için keyif verici anlardı. Birkaç kez düşman cephesinden nöbet tuttuğumuz cepheye tütün kutusu gibi ikramlar atarlardı. Gelen hediyelerin hiçbirini el bombası olarak düşünmedik. Aksine bazı Aborjinler seviniyordu. Cephede sigara içmek bizim için lükstü. Dumanı askerlerin içindeki endişeyi az da olsa azaltıyordu. Kendi topraklarımızda sevdiklerimizi bırakıp başka topraklara gelmiştik. Bize zor gelen dayanılmaz şartlar değildi. Kendi vatanımızda barış içinde yaşarken buraya sözde “kutsal amaç” adına savaşmaya gelmiştik. Kral için geldiğimizi acaba Kral biliyor muydu? Başla...

Yalanlar Bizi Nereye Götürür? - Son Bölüm

Resim
  Son Bölüm Meraklı gözler mahkeme salonuna henüz gelen güzel avukatın üstündeydi. Her şeye etki edebilecek konumdaydı bu yüzden insanlar nefes almadan ona bakıyordu. Hakim bile söze başlamadan Charlotte kabuslarında eski kocasını öldüren Sam’in yanında, yerini aldı. Savunmasına değil saldırısına başlamıştı: - Sayın yargıç, öncelikle mahkemeye saygısızlığım için özür diliyorum. Ben bugün sanığı savunmaktan vazgeçiyorum. Bu adamın avukatlığını yapmayı reddediyorum. Üzgünüm beyefendi, suçlu olduğunuz kapının dışından bile gözüküyor, dedi Sam’e bakarak. Sam herkesin karşısında utanç içerisindeydi. Ne olduğunu anlayamıyordu, bir yandan konuklara bir yandan onu destekleyen siyah takım elbiseli adamlara bakıyordu. Avukat Hanım, ihtişamlı sözlerine devam etti: - Artık susmayacağım. Gözümü yummayacağım. Sayın yargıç, davacı tarafın bahsettiği ama kanıtlayamadığı belgeler ve kamera görüntüleri var. Sam, Bayan Rose ile yasak bir aşk yaşıyor. Bayanın kocası, durumu öğrenince Sam’i öld...